-
1 kaymak gibi
а) белосне́жныйб) вку́сный как взби́тые сли́вки -
2 kaymak
I (-ğı)сли́вки тж. перен.; кремkaymak ağzı — ве́рхний (устоя́вшийся) слой сли́вок
kaymak altı — снято́е молоко́
kaymak bağlamak — отстоя́ться — о сли́вках
◊
kaymak gibi — а) как сли́вки, белосне́жный; б) о́чень мя́гкий и вку́сный◊
işler kaymak gibi gidiyor — дела́ иду́т как по ма́слу II (kayar)1) скользи́ть; сполза́ть, съезжа́тьayağım kaydı — я поскользну́лся
2) прям., перен. склоня́ться, переходи́тьdüşmanların tarafına kaymak — перейти́ на сто́рону врага́, переметну́ться к врагу́
gözü kaymak — а) скользи́ть взгля́дом; б) слегка́ коси́ть глаза́ми
-
3 kaymak
скользи́ть сли́вки (мн) смета́на (ж) соска́льзывать ускольза́ть* * *I озвонч. -ğıсли́вки тж. перен.toplumun kaymak tabakası — сли́вки о́бщества
kaymağını almak — снима́ть сли́вки тж. перен.
kaymak bağlamak / tutmak — устоя́ться, образова́ть сли́вки ( о молоке)
••II1) скользи́тьkayık su üstünde kayıyor — ло́дка скользи́т по воде́
2) соскользну́ть, вы́скользнутьbardak elimden kaydı — стака́н вы́скользнул у меня́ из рук
3) сполза́ть, съезжа́тьmasa biraz sağa doğru kaymış — стол немно́го сдви́нут впра́во
4) меня́ть мне́ние / соображе́ние и т. п.parti sola kaydı — па́ртия полеве́ла
5) поскользну́ться6) соверши́ть непроизво́льное де́йствиеdili kaymak — прогово́риться
gözü kaymak — скользну́ть взгля́дом
gönlü kaymak — неожи́данно влюби́ться, влюби́ться с пе́рвого взгля́да
7) разг. спасти́сь -
4 yağ gibi kaymak
нести́сь как на кры́льях -
5 lâpa
ка́ша (ж)* * *1) размазня́, жи́дкая ка́ша2) припа́рка; пла́стырьlâpa kaymak — де́лать припа́рки; прикла́дывать пла́стырь
hardal lâpası — горчи́чник
•• -
6 yağ
жир (м) ма́сло (с)* * *ма́сло, жир, са́лоbadem yağı — минда́льное ма́сло
balık yağı — ры́бий жир
domuz yağı — свино́е са́ло
hayvansal yağlar — живо́тные жиры́
ince yağ — тех. жи́дкое маши́нное ма́сло
kalın yağ — тех. маши́нное ма́сло повы́шенной вя́зкости
kuyruk yağı — курдю́чное са́ло
makine / neft yağı — маши́нное ма́сло
susam yağı — кунжу́тное ма́сло
yanık yağ — отрабо́танное ма́сло
zeytin yağı — оли́вковое ма́сло
••- yağ bal olsun!
- yağ basmak
- yağ çekmek
- yağ yapmak
- yağ gibi kaymak
- yağ yakmak
- yağ yedirmek
См. также в других словарях:
kaymak gibi — 1) bembeyaz ve pürüzsüz 2) tadı güzel ve yumuşak Patlıcan kızartması, pilav, bir de koca kâse kaymak gibi yoğurttan oluşan yemeğimizi yedik. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaymak — 1. is., ğı 1) Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman 2) Sütü yayvan kaplar içinde ve hafif ateşte tutarak elde edilen koyu, yağlı öz 3) Yağmur ve selden sonra toprağın üzerinde kalan özlü tabaka 4) … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağ gibi kaymak — kızak, taşıt vb. sarsılmadan hızla gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sirilmak — kaymak, yavaşce sürtünür gibi savuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağ — is. 1) Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel veya hayvansal madde 2) Vazelin, mazot gibi yağları andıran ve sanayide kullanılan bir mineral madde Yağı tükenmiş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
takım — is. 1) Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman 2) Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bal — is. 1) Bal arılarının bitki ve çiçeklerden topladıkları bal özünden yapıp kovanlarındaki petek gözlerine doldurdukları, rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı madde 2) Olgunlaşmış incirin, dışına sızan tatlısı 3) Ağaçların… … Çağatay Osmanlı Sözlük
can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçmak — e, ar 1) Hızla koşup bir yere saklanmak Bir tehlike sezdiğin anda hemen eve kaçarsın. H. R. Gürpınar 2) nsz Kimseye bildirmeden bulunduğu yerden ayrılmak, firar etmek Silahını hatta başındaki şapkasını bırakıp kaçıyor. R. E. Ünaydın 3) den… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kâğıt — is., dı, Far. kāġaẕ 1) Hamur durumuna getirilmiş türlü bitkisel maddelerden yapılan, yazı yazmaya, baskı yapmaya, bir şey sarmaya yarayan kuru, ince yaprak Yazı kâğıdı. Duvar kâğıdı. Sigara kâğıdı. 2) sf. Bu yapraktan yapılmış Gece hafif… … Çağatay Osmanlı Sözlük